Profil

Fatma Katırcıoğlu

Sosyolog & Yazar & Aile Danışmanı
1988'in sıcak bir Haziran günüydü, annemin sancıları biraz erken tuttu ve tam da babamla evlilik yıldönümlerinde ben doğdum. Elbette hatırlamıyorum ama böyle anlatıldı, inandım. Aradan geçen yılları çok hatırlamamakla birlikte kendimi Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünde buldum, ardından İstanbul Üniversitesi'nden Pedagojik Formasyon ve Aile Danışmanlığı Sertifikası aldım. Psikoloji kişisel ilgi alanımdır ve gerekli eğitimleri alarak uzmanlaşma girişimlerim devam ediyor. Sayfamda yazılarımı, hikayelerimi, gezilerimi, fotoğraflarımı, içimde saklanan ve belki de ömrüm boyunca ulaşamayacağım kadına dair paylaşımlarımı bulacaksınız.

Fatima'nın Erkekleri

Devlet ve Şehir Tiyatroları programına bakarken, hangi oyuna güzel bir açıdan yer bulursam alıyorum bileti, amacım sezondaki bütün oyunları izleyebilmek. Ki ikisinde de oyunculukların iyi olmamasına çok nadir rastlanır. Hikayenin sarmadığı zamanlar olabiliyor yalnız. Bu durumlarda da canlı izleme fikri her şeyin önüne geçiyor kafamda. Peki oyun nasıldı?

İpucu başlıyor; 

Fatima’nın Erkekleri’ne bilet alırken hikayesine bakmadan önce "Yedi Kocalı Hürmüz" benzeri bir oyun izleyeceğimi düşünmüştüm. Fakat annelerini küçük yaşta kaybeden iki kardeşten erkek olanın, babasının baskılarından dolayı intihar etmesi ve buna dayanamayan ablanın gemiyle Amerika'ya kaçması üzerine bir hikaye. 

Fatma, Amerika'da bir akrabasının oğluyla formalite evlilik yapıyor, aşık oluyor, yönetmen olmak için adeta sürünüyor ve bir gün zar zor birleştirebildiği görüntülerden oluşan filmiyle ünlü bir yapımcının dikkatini çekebiliyor. 

''Türkiye'de Fatma olan ismine bir 'i' harfi ekleyerek yeni biri oluyor,'' hayatı değişiyor.

Biz bunları ünlü yönetmen Fatima Black’in kişisel eşyalarından oluşan müzayedenin açılışıyla öğreniyoruz. Fatima çıkıyor sahneye ve müzayededeki her bir parçanın hikayesini anımsıyor tek tek... Başından geçenleri görmüş oluyoruz. 



Fatima'nın Erkekleri derken; babası, kardeşi, sevgilisi, yakın erkek arkadaşı, eşi, doğduktan sonra ölen oğlu, birçok düşükten sonra doğmayı başarabilen tek oğlu Aslan ve yönetmen olma serüveninde destek olan ya da karşısında duran erkekler kastediliyor. Ve o erkekler Fatima’nın hayatından hep acı şekillerde çıkıyor. Fatima, bir yanda kendine yabancı bir kültürde var olma savaşı verirken diğer yanda sevdiklerini kaybetmenin acısıyla baş ediyor. 

Küçük bir çiftlikte büyüyen ürkek bir kadının dönüşümü ölçüsünde anlatılmış. Klişelerden ziyade canlı tutan diyaloglar vardı. İki kişinin bütün rolleri oynamasını da sevdim. Özlem Güveli çok başarılıydı. Daha önce canlı izlememiştim ama televizyonda gördüğümüz bir yüz. Burnu estetikli olsa da iyi oyuncu. Operasyon mimiklerini etkilememiş. 

Can Şıkyıldız ise; kardeş, baba, sevgili, arkadaş bütün erkekleri oynayarak göz doldurdu. 

Küçük Sahne kapalı bugünlerde, orada izlediğim son oyunlardan biri olduğu için yeri ayrı kalacak Fatima'nın bende her zaman. İsmimiz aynı olduğundan değil yani, yanlış anlaşılmasın :)

Yorum Yap